Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Synonymes
Phrases
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Turc - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Allemand - Anglais
Historique
karşı olmak
Sens de
"karşı olmak"
dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 28 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
Common Usage
1
Common Usage
karşı olmak
be against
v.
2
Common Usage
karşı olmak
face
v.
General
3
General
karşı olmak
go counter to
v.
4
General
karşı olmak
front
v.
5
General
karşı olmak
dissent
v.
6
General
karşı olmak
object
v.
7
General
karşı olmak
be opposed to
v.
8
General
karşı olmak
go against
v.
9
General
karşı olmak
overlook
v.
10
General
karşı olmak
front on to
v.
11
General
karşı olmak
impugn
v.
12
General
karşı olmak
set against
v.
13
General
karşı olmak
face
v.
14
General
karşı olmak
oppose
v.
15
General
karşı olmak
weigh against somebody
v.
16
General
karşı olmak
be down on somebody
v.
17
General
karşı olmak
repugnate
v.
18
General
karşı olmak
reluctate
v.
19
General
karşı olmak
disfavor [us]
v.
20
General
karşı olmak
disfavour [uk]
v.
Phrasals
21
Phrasals
karşı olmak
stand against
v.
22
Phrasals
karşı olmak
go against
v.
Idioms
23
Idioms
karşı olmak
fly in the teeth of someone
v.
24
Idioms
karşı olmak
death on
v.
25
Idioms
karşı olmak
fly in the face of someone
v.
26
Idioms
karşı olmak
go against the grain
v.
Law
27
Law
karşı olmak
oppose
v.
Archaic
28
Archaic
karşı olmak
traverse
v.
Sens de
"karşı olmak"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 303 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
General
1
General
dayanıklı olmak (bir şeye karşı)
stand up to
v.
2
General
karşı uyanık olmak
get hip to
v.
3
General
korkunç görüntülere karşı dayanıklı olmak
have a strong stomach
v.
4
General
değişikliğe karşı olmak
hold the line
v.
5
General
bir şeye karşı olmak
be opposed to something
v.
6
General
bir cezayla karşı karşıya olmak
be in the doghouse
v.
7
General
karşı karşıya olmak
face
v.
8
General
birine karşı sorumlu olmak
be answerable to someone
v.
9
General
birşeye karşı alerjisi olmak
have an allergy against
v.
10
General
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak
be on the brink of extinction
v.
11
General
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak
be on the edge of extinction
v.
12
General
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak
be in danger of extinction
v.
13
General
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak
be on the verge of extinction
v.
14
General
-e karşı olmak
be down on
v.
15
General
-e karşı ilgisiz olmak
be indifferent to
v.
16
General
-e karşı olmak
be averse to
v.
17
General
-e karşı şansı olmak
have a chance against
v.
18
General
-e karşı olmak
go against
v.
19
General
-e karşı olmak
side against
v.
20
General
-e karşı olmak
oppose
v.
21
General
-e karşı hazırlıklı olmak
provide against
v.
22
General
-e karşı ilgisiz olmak
be insensitive to
v.
23
General
-e karşı ilgisiz olmak
be insensible to
v.
24
General
zamanaşımı tehlikesiyle karşı karşıya olmak
be in danger of lapsing
v.
25
General
topluma karşı sorumlu olmak
be accountable to public
v.
26
General
birine karşı sorumlu olmak
be accountable to someone for something
v.
27
General
-e karşı birlik olmak
align against
v.
28
General
birisine karşı dürüst olmak
be honest with somebody
v.
29
General
çocuklarına karşı aşırı derecede koruyucu olmak
be too protective of one’s kids
v.
30
General
(öğrencilere/sınıfa karşı) sert olmak
get tough with the class
v.
31
General
birine karşı hisleri olmak
have feelings for someone
v.
32
General
vurulma riskiyle karşı karşıya olmak
be faced with the risk of being shot
v.
33
General
vurulma tehlikesiyle karşı karşıya olmak
be faced with the risk of being shot
v.
34
General
-e karşı kazanma şansı olmak
have a chance to win against someone
v.
35
General
rakiplerine karşı altı puan önde olmak
have a six-point lead over his opponents
v.
36
General
rakiplerine karşı üç puan önde olmak
have a three-point lead over his opponents
v.
37
General
birine karşı kibar olmak
be polite to someone
v.
38
General
katı bir şekilde karşı olmak
be strictly against
v.
39
General
birine karşı belirgin bir üstünlüğü olmak
have a decisive advantage over someone
v.
40
General
kendine karşı sabırlı olmak
be patient with yourself
v.
41
General
birine karşı aşırı korumacı olmak
nanny
v.
42
General
karşı çıkanlara rağmen muvaffak olmak
weather a point
v.
43
General
birine karşı nazik olmak
be kind to somebody
v.
44
General
(bir şeye karşı) sorumluluk sahibi olmak
hold
v.
45
General
(bir kimseye veya şeye) karşı güçlü bir etken olmak
mitigate against
v.
46
General
-e karşı dikkatsiz olmak
by-pass
v.
47
General
(birine karşı) lütufkar olmak
grace [obsolete]
v.
48
General
karşı çıkılabilir olmak
disrelish [obsolete]
v.
49
General
'-e karşı tetikte olmak
counterwait
v.
50
General
'-e karşı hazırlıklı olmak
foresee [obsolete]
v.
51
General
birine karşı ön yargılı olmak
prejudice against
v.
52
General
sert bir şekilde karşı olmak
oppose strongly
v.
53
General
sert bir şekilde karşı olmak
strongly oppose
v.
Phrasals
54
Phrasals
'-e alenen karşı olmak
clamor against
n.
55
Phrasals
karşı taraftan biriyle aynı fikirde olmak
pair off
v.
56
Phrasals
tehlikeye/belaya karşı hazırlıklı olmak
buckle up
v.
57
Phrasals
(bir şeye) alenen karşı olmak
clamor against (something)
v.
58
Phrasals
birisine karşı dürüst olmak
come clean (with someone) (about something)
v.
59
Phrasals
(birine veya bir şeye karşı) negatif düşüncelere sahip olmak
get down on (someone or something)
v.
60
Phrasals
elinde birine karşı suçlayıcı kanıt olmak
get (something) on (someone)
v.
61
Phrasals
birine karşı kanıtı/delili olmak
get (something) on (someone)
v.
62
Phrasals
birine karşı bir avantajı olmak
get (something) on (someone)
v.
63
Phrasals
birine karşı bir üstünlüğü olmak
get (something) on (someone)
v.
64
Phrasals
birine/bir şeye karşı olmak
have something against someone or something
v.
65
Phrasals
birine/bir şeye karşı bir şeyi/bir sorunu olmak
have something against someone or something
v.
66
Phrasals
birine karşı dürüst olmak
square with someone
v.
67
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı duyarlı olmak
tune into (someone or something)
v.
68
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı bir hazırlık içinde olmak
mount against (someone or something)
v.
69
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak
slant against (someone or something)
v.
70
Phrasals
birine/bir şeye karşı sorumlu olmak
report to someone or something
v.
71
Phrasals
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak
ally (oneself) (with someone) (against someone or something)
v.
72
Phrasals
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak
ally (oneself) (with someone) (against someone or something)
v.
73
Phrasals
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak
ally (oneself) (with someone) (against someone or something)
v.
74
Phrasals
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak
ally (oneself) (with someone) (against someone or something)
v.
75
Phrasals
birine/bir şeye karşı olmak
argue against someone or something
v.
76
Phrasals
(birine/bir şeye karşı) tek yürek olmak
band together (against someone or something)
v.
77
Phrasals
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak
come down on (someone or something)
v.
78
Phrasals
(birine/bir şeye karşı) birlik olmak
conspire against (something or someone)
v.
79
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlik olmak
conspire with (someone) against (something or someone)
v.
80
Phrasals
(birine karşı) birlik olmak
gang up (on someone)
v.
81
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak
gang up against (someone or something)
v.
82
Phrasals
(birine karşı) birlik olmak
gang up on (one)
v.
83
Phrasals
birine karşı dürüst olmak
give it to someone (straight)
v.
84
Phrasals
'-e karşı (bir şeyi) olmak
have against
v.
85
Phrasals
'-e karşı bir şeyi/bir sorunu olmak
have against
v.
86
Phrasals
-e karşı olmak
have something against
v.
87
Phrasals
'-e karşı bir şeyi/bir sorunu olmak
have something against
v.
88
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak
let up (on someone or something)
v.
89
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak
let up (on someone or something)
v.
90
Phrasals
'-e karşı daha hoşgörülü olmak
let up on
v.
91
Phrasals
'-e karşı daha az acımasız olmak
let up on
v.
92
Phrasals
(birine) karşı samimi olmak
level with (one)
v.
93
Phrasals
birine karşı samimi olmak
level with someone
v.
94
Phrasals
'-e karşı bir hazırlık içinde olmak
mount against
v.
95
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak
mutiny against (someone or something)
v.
96
Phrasals
(birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak
prejudice (one) against (someone or something)
v.
97
Phrasals
(bir şeye) karşı hazırlıklı olmak
provide against (something)
v.
98
Phrasals
(bir şeye) karşı hazırlıklı olmak
provide for (something)
v.
99
Phrasals
(birine) karşı olmak
side against (one)
v.
100
Phrasals
-e karşı önyargılı olmak
slant against
v.
101
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı olmak
stand up against (someone or something)
v.
102
Phrasals
(bir şeyle) karşı karşıya olmak/kalmak
stare at (something)
v.
103
Phrasals
ile karşı karşıya olmak
stare into
v.
104
Phrasals
(bir şeyle) karşı karşıya olmak
stare into (something)
v.
105
Phrasals
(birine) karşı düşman olmak
take against (one)
v.
106
Phrasals
(bir şeye) karşı uyanık olmak
tune in (to something)
v.
107
Phrasals
(bir şeye) karşı tetikte olmak
tune in (to something)
v.
108
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı ayık olmak
wise up to (someone or something)
v.
109
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
wise up to (someone or something)
v.
110
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
wise up to (someone or something)
v.
111
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı etkili olmak
work against (someone or something)
v.
Phrases
112
Phrases
(birine/bir şeye) karşı çok hassas olmak
yearn over (someone or something)
v.
113
Phrases
'-e karşı çok hassas olmak
yearn over
v.
114
Phrases
(birine/bir şeye) karşı dürüst olmak gerekirse
to be fair (to someone or something)
expr.
Colloquial
115
Colloquial
birisine karşı başından beri dürüst olmak
be honest with someone from the beginning
v.
116
Colloquial
gebeliğe karşı önlem almış olmak
be prepared
v.
117
Colloquial
(birine) karşı avantaj sahibi olmak
have (something) on (one)
v.
118
Colloquial
(birine) karşı üstünlük sağlayacak (bir şeyi) olmak
have (something) on (one)
v.
119
Colloquial
(birine) karşı suçlayıcı kanıtı olmak
have (something) on (one)
v.
120
Colloquial
(birine) karşı kanıtı/delili olmak
have (something) on (one)
v.
121
Colloquial
(birine) karşı bir avantaj sahibi olmak
have (something) on (one)
v.
122
Colloquial
(birine) karşı bir üstünlüğü olmak
have (something) on (one)
v.
123
Colloquial
(birine) karşı hıncı olmak
have got it in for (someone)
v.
124
Colloquial
(oyun, yarışma veya savaşta) karşı olmak
verse
v.
125
Colloquial
birine karşı iyi/kibar olmak
make nice
v.
126
Colloquial
birine karşı iyi/kibar olmak
make nice-nice
v.
127
Colloquial
birine karşı iyi/kibar olmak
make nice-nice
v.
128
Colloquial
'-e karşı sorumlu olmak
answer to
v.
129
Colloquial
(birine/bir şeye) karşı olmak
be down on (someone or something)
v.
130
Colloquial
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak
be down on (someone or something)
v.
131
Colloquial
karşısında/karşı tarafında olmak
be over
v.
132
Colloquial
(birine karşı) sert olmak
be tough (on somebody)
v.
133
Colloquial
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak
be tough (on somebody)
v.
134
Colloquial
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak
be tough (on somebody)
v.
135
Colloquial
(birine karşı) sert olmak
be tough (with somebody)
v.
136
Colloquial
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak
be tough (with somebody)
v.
137
Colloquial
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak
be tough (with somebody)
v.
138
Colloquial
(birine karşı) sert olmak
get tough (on somebody)
v.
139
Colloquial
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak
get tough (on somebody)
v.
140
Colloquial
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak
get tough (on somebody)
v.
141
Colloquial
(birine karşı) sert olmak
get tough (with somebody)
v.
142
Colloquial
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak
get tough (with somebody)
v.
143
Colloquial
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak
get tough (with somebody)
v.
144
Colloquial
(birine/bir şeye karşı) sert olmak
be tough on (someone or something)
v.
145
Colloquial
(birine/bir şeye karşı) müsamahasız olmak/davranmak
be tough on (someone or something)
v.
146
Colloquial
(birine/bir şeye karşı) acımasız olmak/davranmak
be tough on (someone or something)
v.
147
Colloquial
(kendine) karşı acımasız olmak
beat (oneself) up
v.
148
Colloquial
(birine) karşı dürüst olmak
give it to (one) straight
v.
149
Colloquial
birine karşı bir delili olmak
have something on somebody
v.
Idioms
150
Idioms
aynı şartlarla karşı karşıya olmak
be in the same boat
v.
151
Idioms
birine karşı iyi/nazik olmak
be well disposed to someone
v.
152
Idioms
birisine karşı zaafı olmak
have a weak spot for somebody
v.
153
Idioms
birilerine karşı sert olmak
get tough with someone
v.
154
Idioms
birine karşı tetikte olmak
remain on guard against someone
v.
155
Idioms
bir şeye karşı zayıflığı olmak
have a weakness for
v.
156
Idioms
birine karşı tetikte olmak
be on one's guard against someone
v.
157
Idioms
bir şeye tamamen karşı olmak
one's heart is dead set against something
v.
158
Idioms
birine karşı tetikte olmak
remain on one's guard against someone
v.
159
Idioms
birine karşı iyi/nazik olmak
be well disposed toward someone
v.
160
Idioms
birine karşı çok kötü olmak
be hard on
v.
161
Idioms
birine karşı tetikte olmak
keep on guard against someone
v.
162
Idioms
birine karşı tetikte olmak
stay on guard against someone
v.
163
Idioms
birine karşı tetikte olmak
be on guard against someone
v.
164
Idioms
birine karşı sabırlı olmak
be patient with somebody
v.
165
Idioms
birisine karşı yeterli kanıta/delile sahip olmak
have a case against someone
v.
166
Idioms
bir şeye tamamen karşı olmak
one's heart is set against something
v.
167
Idioms
birine karşı nazik olmak
do right by someone
v.
168
Idioms
birine karşı iyi olmak
do right by someone
v.
169
Idioms
birine karşı zaafı olmak
have a soft spot for someone
v.
170
Idioms
birine karşı tetikte olmak
stay on one's guard against someone
v.
171
Idioms
birine karşı tetikte olmak
keep on one's guard against someone
v.
172
Idioms
birine karşı dürüst olmak
give it to somebody straight
v.
173
Idioms
birine karşı avantajlı durumda olmak
have the edge over
v.
174
Idioms
birine karşı avantajlı olmak
have somebody on the run
v.
175
Idioms
ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olmak
be in grave peril
v.
176
Idioms
karşı cinsten bir sürü arkadaşı olmak
play the field
v.
177
Idioms
yaklaşan bir belaya/tehlikeye veya zorlu bir vaziyete karşı hazırlanmak/hazır olmak
steel oneself for someone or something
v.
178
Idioms
(rakibine karşı) avantajlı olmak
get a/the jump on somebody
v.
179
Idioms
-e karşı kazanma şansı olmak
match up against somebody
v.
180
Idioms
-e karşı bir adım önde/avantajlı olmak
hold upper hand against
v.
181
Idioms
(birine ya da bir şeye) karşı tek yumruk olmak
take up (the) cudgels against (someone or something)
v.
182
Idioms
(bir şeye) çok karşı olmak
be death on (someone or something)
v.
183
Idioms
(birine) karşı peşin hükümlü olmak
have a derry on (one) [australia/new zealand]
v.
184
Idioms
birine karşı peşin hükümlü olmak
have a derry on someone [australia/new zealand]
v.
185
Idioms
(birine) karşı avantajlı durumda olmak
get a leg up on (someone)
v.
186
Idioms
(birine karşı) iğneleyici olmak
get (one's) knife into (someone)
v.
187
Idioms
(birine karşı) kırıcı olmak
get (one's) knife into (someone)
v.
188
Idioms
(birine karşı) iğneleyici olmak
get the knife into (someone)
v.
189
Idioms
(birine karşı) kırıcı olmak
get the knife into (someone)
v.
190
Idioms
(bir şeye/birine) karşı avantajlı konumda olmak
get the weather gage of (someone or something)
v.
191
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get the weather gage of (someone or something)
v.
192
Idioms
(birine) karşı açık olmak
be open with (one)
v.
193
Idioms
eleştirilere karşı hassas olmak
live in a glass house
v.
194
Idioms
eleştirilere karşı duyarlı olmak
live in a glass house
v.
195
Idioms
birine karşı olmak
go green on someone
v.
196
Idioms
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak
harden (one's) heart against (someone or something)
v.
197
Idioms
(birine/bir şeye) karşı kalbinin taşlaşmasına sebep olmak
harden (one's) heart against (someone or something)
v.
198
Idioms
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmasına sebep olmak
harden (one's) heart against (someone or something)
v.
199
Idioms
'-e karşı dayanıklı olmak
have a head for
v.
200
Idioms
'-e karşı dayanıklı olmak
have a good head for
v.
201
Idioms
'-e karşı dayanıklı olmak
have a strong head for
v.
202
Idioms
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak
harbor ill will toward (someone or something)
v.
203
Idioms
hırsızlara karşı kale gibi olmak
be like fort knox
v.
204
Idioms
hırsızlara karşı kale gibi olmak
be as safe as fort knox
v.
205
Idioms
bir şeye karşı isteksiz olmak
have no stomach for something
v.
206
Idioms
(bir şeye) çok karşı olmak
be death on (something)
v.
207
Idioms
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
v.
208
Idioms
(birine/bir şeye) karşı merhametsiz olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
v.
209
Idioms
(birine/bir şeye) karşı şefkatsiz olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
v.
210
Idioms
(birine/bir şeye) karşı sevgisiz olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
v.
211
Idioms
(birine/bir şeye) karşı kalpsiz olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
v.
212
Idioms
(birine/bir şeye) karşı acımasız olmak
steel (one's) heart against (someone or something)
v.
213
Idioms
-e karşı taş kalpli olmak
steel one's heart against
v.
214
Idioms
'-e karşı merhamet etmemek/merhametsiz olmak
steel one's heart against
v.
215
Idioms
'-e karşı acımasız olmak
steel one's heart against
v.
216
Idioms
sırf karşı çıkmış olmak için tartışmak
be arguing for the sake of arguing
v.
217
Idioms
sırf karşı çıkmış olmak için tartışmak
be arguing for the sake of argument
v.
218
Idioms
(birine/bir şeye) karşı olmak
be against (someone or something)
v.
219
Idioms
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak
be dead set against (someone or something)
v.
220
Idioms
bir şeye tamamen karşı olmak
be dead set against something
v.
221
Idioms
hırsızlara karşı güvenli olmak
be as safe as fort knox
v.
222
Idioms
hırsızlara karşı güvenli olmak
be like fort knox
v.
223
Idioms
(birine/bir şeye) karşı tetikte olmak
be on the watch (for someone or something)
v.
224
Idioms
(birine/bir şeye) karşı nöbette olmak
be on the watch (for someone or something)
v.
225
Idioms
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
be on the watch (for someone or something)
v.
226
Idioms
(bir şeye) tamamen/kesinlikle karşı olmak
be set against (something)
v.
227
Idioms
bir şeye/bir şey yapmaya tamamen/kesinlikle karşı olmak
be set against something/against doing something
v.
228
Idioms
bir şeye/bir şey yapmaya tamamen/kesinlikle karşı olmak
be (dead) set against something/against doing something
v.
229
Idioms
(bir şeyle) karşı karşıya olmak/gelmek
be staring (something) in the face
v.
230
Idioms
bir şeyle karşı karşıya olmak/gelmek
be staring something in the face
v.
231
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
be wise to (someone or something)
v.
232
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
be/get wise to somebody/something
v.
233
Idioms
bir şeye karşı hazırlıklı olmak
brace oneself for something
v.
234
Idioms
(birine karşı bir konuda) dürüst olmak
come clean (with somebody) (about something)
v.
235
Idioms
bir şeye karşı olmak
fly in the face of something
v.
236
Idioms
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/durma geçmek
get the upper hand (over somebody)
v.
237
Idioms
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/durma geçmek
have the upper hand (over somebody)
v.
238
Idioms
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/durma geçmek
gain the upper hand (over somebody)
v.
239
Idioms
(birine karşı) iğneleyici olmak
get one's knife into (someone)
v.
240
Idioms
(birine karşı) kırıcı olmak
get one's knife into (someone)
v.
241
Idioms
(birine karşı) iğneleyici olmak
get the knife into (someone)
v.
242
Idioms
(birine karşı) kırıcı olmak
get the knife into (someone)
v.
243
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get an edge on (someone or something)
v.
244
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get the edge on (someone or something)
v.
245
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get an edge over (someone or something)
v.
246
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
get the edge over (someone or something)
v.
247
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
get hip to (someone or somebody)
v.
248
Idioms
(birine karşı) avantaj sahibi olmak, kazanmak, elde etmek
get/have/gain the upper hand (over somebody)
v.
249
Idioms
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/duruma gelmek
get/have/gain the upper hand (over somebody)
v.
250
Idioms
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak
harbor ill will against (someone or something)
v.
251
Idioms
(birine) karşı avantajlı olmak
have (one) on the run
v.
252
Idioms
(birine/bir şeye karşı) yeterli kanıta/delile sahip olmak
have a case (against someone or something)
v.
253
Idioms
'-e karşı olmak
have a down on
v.
254
Idioms
'-e karşı çekimser olmak
have a down on
v.
255
Idioms
'-e karşı olmak
be down on
v.
256
Idioms
'-e karşı çekimser olmak
be down on
v.
257
Idioms
(birine/bir şeye) karşı olmak
have a down on (someone or something)
v.
258
Idioms
(birine/bir şeye) karşı çekimser olmak
have a down on (someone or something)
v.
259
Idioms
birine/bir şeye karşı olmak
have a down on someone/something
v.
260
Idioms
birine/bir şeye karşı çekimser olmak
have a down on someone/something
v.
261
Idioms
birine/bir şeye karşı olmak
have a downer on someone/something [uk]
v.
262
Idioms
birine/bir şeye karşı çekimser olmak
have a downer on someone/something [uk]
v.
263
Idioms
çetin bir görevle karşı karşıya olmak
have a mountain to climb
v.
264
Idioms
- karşı zaafı olmak
have a soft spot for
v.
265
Idioms
birine/bir şeye karşı zaafı olmak
have a soft spot for someone/something
v.
266
Idioms
birine/bir hayvana karşı zaafı olmak
have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal
v.
267
Idioms
birine/bir hayvana karşı sevgi dolu/şefkatli olmak
have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal
v.
268
Idioms
bir hayvana karşı zaafı olmak
have a soft spot for or an animal
v.
269
Idioms
bir hayvana karşı sevgi dolu/şefkatli olmak
have a soft spot for or an animal
v.
270
Idioms
birine/bir şeye karşı zaafı olmak
have a soft spot for somebody/something
v.
271
Idioms
'-e karşı önyargılı olmak
have a thing about
v.
272
Idioms
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak
have a weak spot for (someone or something)
v.
273
Idioms
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak
have a weakness for someone or something
v.
274
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak
have an edge over (someone or something)
v.
275
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
have an edge over (someone or something)
v.
276
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak
have the edge over (someone or something)
v.
277
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak
have the edge over (someone or something)
v.
278
Idioms
(birine) karşı hıncı olmak
have got it in for (one)
v.
279
Idioms
birine karşı avantajlı olmak
have someone on the run
v.
280
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eye out for (someone or something)
v.
281
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eyes out (for someone or something)
v.
282
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eyes skinned (for someone or something)
v.
283
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep (one's) eye skinned (for someone or something)
v.
284
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
keep a sharp lookout (for something or someone)
v.
285
Idioms
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak
keep an eye out for (someone or something)
v.
286
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
keep an eye out for (someone or something)
v.
287
Idioms
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
keep an eye out for (someone or something)
v.
288
Idioms
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak
keep an eye peeled (for something or someone)
v.
289
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
keep an eye peeled (for something or someone)
v.
290
Idioms
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
keep an eye peeled (for something or someone)
v.
291
Idioms
(birine karşı) sinirine hakim olmak
keep your temper (with somebody)
v.
292
Idioms
(birine karşı) garezi olmak
nurse a grudge (against one)
v.
293
Idioms
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
pay attention (to someone or something)
v.
294
Idioms
bir şeyle yüz yüze/karşı karşıya olmak
stare something in the face
v.
295
Idioms
(bir şeye) karşı mücadeleye destek olmak
strike a blow against (something)
v.
296
Idioms
(bir şeye) karşı mücadeleye destek olmak
strike a blow at (something)
v.
Politics
297
Politics
düzene karşı olmak
oppose the system
v.
298
Politics
karşı fikirde olmak
dissent
v.
Social Sciences
299
Social Sciences
kişisel mülkiyete karşı olmak
aspheterize
v.
300
Social Sciences
kişisel mülkiyete karşı olmak
aspheterise
v.
Slang
301
Slang
hem hemcinslerine hem de karşı cinse karşı çekim duymak/ilgisi olmak
play for both teams
v.
302
Slang
birisine karşı zaafı olmak
think the sun shines out of somebody's arse [uk]
v.
303
Slang
birisine karşı zaafı olmak
think the sun shines out of somebody's backside [us]
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of karşı olmak
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy